Bizde 23 Nisan tatilinin verdiği fırsatla 4 günlük tatili değerlendirenlerdeniz. Bu sefer ki rotamız çok merak edip bir türlü gitmeye fırsat bulamadığımız Slovenya. Ülkeyi ziyarete başkent Ljubljana ile başlıyoruz. Slovenya 2,5 milyon nüfuslu bir ülke ve başkent Ljubljana’da 275 bin nüfuslu bir şehri. Seyahat planlarımızda Slovenya’nın birkaç şehrini gezmek olunca araba kiralamak en iyi çözüm. Aynı zamanda araba kiralama ücretleri oldukça uygun. Araba kiralarken navigasyon cihazını da kiralamanızı tavsiye ederim. Neden diyeceksiniz, bu ülkede herşey iyi güzel ama yol tarifleri daha çok kendi dillerinde yapılmış. Havaalanından arabınızı kiralayıp şehre ulaşmanız çok kolay; çünkü 25 km uzaklıktan ve trafiksiz bir şehirden bahsediyoruz. Havaalanının dışına çıkınca yemyeşil güzelliklerle şehre geliyorsunuz. Şehir merkezine girerken sizi Yugoslavya Federasyonu’ndan kalmış eski doğu bloku apartmanları karşılıyor. Slovenya, Yugoslavya dağıldıktan sonra bağımsızlığını kazanan ve AB’ye giren ilk ülke. Şehir merkezine varınca park yeri bulmanın bir sıkıntı olduğunu anlıyorsunuz. O yüzden siz siz olun mutlaka otoparklı şehir oteli seçin. Eğer otelinizin otoparkı yoksa, şehir merkezinde 2 büyük otopark var, ama otopark ücretleri yüksek. Ljubljana’da bisiklet kullanımı da çok yaygın. Şehri bisiklet kiralayarak da keşfedebilirsiniz.
Eski şehre varınca güzel manzarasıyla büyüleniyorsunuz. Şehir Lublianika Irmağı ile ikiye bölünüyor ve bu nehrin üzerinde birbirinden güzel köprüler ve kafanızı kaldırınca size yukarıdan bakan Ljubljana Kalesi’nin ihtişamını görüyorsunuz. Irmağın iki yanında boylu boyunca kafeler ile şehri izlemeniz mümkün. Şehrin merkezi Preseren Meydanı, adını ünlü Şair Preseren’den alan bu meydandaki Preseren heykelinin çok ilginç bir de aşk hikayesi de var. Şairimiz bir gün kilise çıkışında Julia isimli bir kıza aşık olur. Fakat daha sonra kızın evli olduğunu öğrenir ve aşkını kalbine gömerek ölene kadar onu sevmeyi sürdürür. Preseren öldükten sonra Julia’nın evinin karşısına heykeli dikilir ve bu meydana Preseren’in ismi verilerek bu aşk hikayesi ölümsüz kılınır. Hatta heykelin tam karşısında Julia’nın duvarda yeralan kabartmalı büstünü ve diğer heykel ile bakıştığını görüyorsunuz. Şehir meydanında Preseren heykelinin hemen arkasında kırmızı rengi ile Franciskansa Kilise’si dikkatinizi çekiyor. Meydan çok hareketli burası bir öğrenci şehri olduğu için gençler heryerde. Özellikle nehrin iki yanındaki oturulacak yerlerde güneşli havada ortama neşe katıyorlar. Zaten nehir boyunca ilerlerken duvardaki güzel grafitilerde izlerine rastlayacaksınız.
Eski şehre güzellik katan diğer tarihi yapılarda köprüler. Bunlardan en önemlisi şehrinde sembolü olan Ejderha Köprüsü. 1900’lü yılların başında Joze Plecnik tarafından yapılmış harika bir mimari örneği. Diğer ünlü köprüsü de üçlü köprü. Daha modern mimari taşıyan köprüsü de turistlerin Aşk Köprüsü, yerel halkın Kasaplar Köprüsü adını verdikleri köprüsü. Aşk köprüsü ismini kenarlarındaki halatlara asılan bisiklet kilitlerinin üzerindeki aşk dileklerinden alıyor. Köprünün cam zemininden ırmağın yeşilliğini de izleyebilirsiniz.
Lublianika Irmağı’nda tekne gezintisini tavsiye ederim. Şehri bir de nehir gezintisinden görmek ayrı bir güzellik.
Ljubljana Kalesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Yürümeyi sevmiyorsanız teleferik ile çıkabilirsiniz ama mutlaka inerken yürüyerek inin, harika sokaklar ve manzaralar ile karşılaşıyorsunuz. Özellikle de fotoğraf çekiyorsanız bu bölgede bayağı malzeme var. Zaten şehirdeki evler başlı başına fotoğraf konusu.
Tivoli Parkı’da görülmesi gereken yerlerden. Hava da güzelse ve özellikle baharsa laleler, erguvanlar manolyaların oluşturduğu renk cümbüşünü yakalayabilirsiniz. Hatta bu güzel havayı parkda ki kafede kahve molası vererek içinize çekebilirsiniz. Slovenya’nın %60’ı ormanlarla kaplı olduğu için bu oksijen yoğunluğu gezi boyunca yaşıyorsunuz.
Yemek konusuna gelince, herşeyi bulmak mümkün. Bira sevenler için çeşit çok fazla. Aynı zamanda güzel pastalar eşliğinde kahve molaları verebileceğiniz nehir kenarında kafeler mevcut. Nehir kenarının bir parelelindeki sokakda güzel restaurantlar var. Dondurmaları da denemenizi tavsiye ederim.